Комментарии:
BEYİN?
ОтветитьGecmis zaten geçmişte kaldı gelecekse zaten belirsiz ben anımı yaşamama bakarim
ОтветитьHarika video, devamı gelsinn 👍🌟
ОтветитьTeşekkürler bilge froud psikolojinin babası 👍
Ответить"Genclik bile bilseydi, yaşlılık edə bilseydi" fransız ata sözüdür yanılmıyorsam.
Ответитьbu adam gerçeklerden konuşuyor gençler..
ОтветитьŞuan KPSS çalışıyorum ve kendisi eğitim bilimlerindeki en sevdiğim adam.Sizin de öyle olacaktır...
ОтветитьMüziklerin kime ait olduklarını da paylaşabilir misiniz?
ОтветитьSenden bu güzel kanala zaman harcadın için teşekkür ederim...
İyi ki vardınız...
Türkçeni iyi yazamasxam aff ediniz ben Tebrizliyim de kusuru ola bilir yazmamın♥️
Baba kelimesi bana direk fransız kafkayı hatırlatıyor...
ОтветитьBu ses kime ait kim seslendiriyor
ОтветитьDayı naber
Ответитьinsan kadenin hocasıdır
Ответитьarkadaki müzik nedir..... ne kadar huzur verici
ОтветитьNe güzel sözler
Harika yaşıyorsan mükkemmel bir kadınla evlenmisssindir......
Harika
ОтветитьAsk olmassa hastalaniriz çox dogru soz
Ответить👏👏👏👏⚘️
ОтветитьInsan sevildiginden emin olunca ne kadarda cesur oluyor
ОтветитьFon müziğinin ismi nedir ?
Ответитьfon müziğin ismi lütfen)
Ответить"Düşünce prova halindeki eylemdir" muhteşem bir tespit
ОтветитьBİR BİLİM HAYVANI VE ENSEST SAPIK OLARAK YAHUDİ SİGMUND FREUD
Sapıkların babası Sigmund Freud, insanı belirli davranışlara zorlayan dürtüleri olduğunu iddia eder. Ona göre acıkan karnını doyurur, yorulan uyur, ancak “cinsî içgüdüler” şuur altına itilir ve bastırılır. Freud, psişik hayâtımıza sadece seksüel dürtülerin yön verdiğini savunur ve tezini anormal vak’alardan hareketle izâha çalışır.
Freud’e göre çocuklar, birçok cinsî sapıklık modellerini peş peşe sıralayan komple bir “sapık”tırlar. Elbette bu marazî isteklerini cemiyet baskısı altında doyuramazlar. Onları şuur altına iterler ve bir takım iç çatışmalar başlar. İşte Freud’a göre ruh hastalıklarının tek sebebi budur. “Psikanaliz” ile şuur altının derinliklerine inilmeli, doyurulmamış sapık arzular bulunmalı ve “kabûl edilebilir hâle” getirilip tekrar sunulmalıdır.
Yeni değil, çarpıtılmış
Allahü teâlânın “kâinâtın en şereflisi” olarak yarattığı insanı, bir takım süflî içgüdülerin esiri gibi göstermeye çalışan bir teori elbette taraftar bulamaz. Kaldı ki insana “serbest irâde”, “seçme hürriyeti” ve “iyiyi kötüden ayırt edebilme kâbiliyeti” verilmiş olmasa, “suç ve cezâ” kavramlarının içi dolmaz.
Freud’un getirdiği “şuur altı” ibaresi “ona has” ve “yeni” değildir. İslâm âlimleri içgüdülere, “nefs-i emmâre” adını verirler ki, insana yükselme, kendini koruma ve neslini idâme gücü veren tahrik edici bir kuvvettir. Bulunması şarttır ama dizginlenmesi lâzımdır. Bunu tıpkı kazandaki buhara benzetebiliriz. Eğer kendi haline koyuverirseniz kazanı patlatır. Ama kontrol altında tutarsanız koca lokomotifi, hedefine ulaştırır.
Yanlışta ısrar
Freud, bu görüşlerini birebir münazaralarda sıkça savunur ancak “Histerinin cinsel etiyolojisi” üzerine verdiği bir konferansta açıkça dillendirince skandal çıkar. Öyle tepki alır ki, artık ne öğrencisi ne de çalışma arkadaşı kalır. Tam “bittim artık” dediği günlerde birileri gelip sırtını sıvazlar, onu tekrar psikanaliz üzerinde çalışmaya zorlarlar. Hatta elinden tutar bir anda (1902) profesör yaparlar. Bâzı arızalı doktorları bulup buluşturur, hizmetine yollarlar. Dahası Viyana’da Psikanaliz Enstitüsü kurar (1908) ve bu müesseseye milletler arası hüviyet kazandırırlar.
Freud enstitü filan yönetecek kapasitede değildir, zihni dağınıktır. Bu yüzden kurumun idâresini öğrencisi Carl Gustav Jung’a bırakır. Ancak psikanaliz yaygınlaştıkça, teorideki çarpıklıklar, ortaya çıkar, dostları Freud’u yalnız bırakırlar. Freud’un en güvendiği isimlerden Adler ve Jung bile psikanalizde aradıklarını bulamaz. Rûhî hayâtın izâhını marazî modellere dayandırmayı, günahsız çocuğu birtakım cinsî sapıklıkların toplamı gibi görmeyi “insan” olma vasfına yakıştıramazlar. Adler insanoğlunun hâkim dürtüsünün “yükseklik ve üstünlük duygusu” olduğunu savunmaya başlar, Jung ise milletlere, kavimlere ve âilelere has ortak bir alt şuurdan, “kolektif şuur altı”ndan bahs açar.
Fitneciler Londra’ya!
Freud yenilgiye doymaz, psikanalizi antropolojiye uyarlar. Yaratılışı ret eden Darwin’e destek olmak için elinden geleni yapar. Freud, Hitler’in Avusturya’yı işgali üzerine (1938) Londra’ya kaçar, İngilizler, Yahudi biraderlere (Darwin ve Freud’a) her imkânı açar, medyayı emirlerine verip, reklâmlarını yaparlar.
Hakkında ne dediler?
► O, kendi zaferi için insanları kullanan bir egoistti. Hastalarının intihar eşiğine gelmesi umurunda bile değildi. Prof F. Crews
► Freud araştırıcı filan değil, istediği neticeye varmak isteyen ahlâksız bir oportünistti. A. Esterson
► Çok psikanaliz yaptım ama hep sıkıldım. Hastalarımı hiçbir zaman tanıyamadım. Freud nevrotik bir insandı ve onun gibilerin bu saygıdeğer meslekten çekilmesi lâzımdı. Dr. Erich Fromm
► Psikanaliz herşeye el atar ama hiçbir şeyi açıklayamaz. M. Johoda
► Freud’u hekimden saymayın, o materyalist ideoloji için çalışan bir felsefecidir. H. Ellenburger
► Psikanaliz masaldır, hem zararlı bir masal. P. Medawar
► Psikanaliz çağımızın vebasıdır. Ona inananlar “dürtü” adına “tiran” kesildiler, artık bu kaosun bitmesi gerek. E. Levinas
► Freud’a göre cömertlik, fedakârlık gibi kelimeler anlamsızdır. Bu piyesin oyuncuları kötü olmak zorundadırlar ve final daima ağlatır. M. Tournier...
Kaldı ki Freud, “Ben ne ilim adamıyım ne de mütefekkir. Sadece maceracıyım ve bu hoşuma gidiyor” demekten çekinmez.
İrfan Özfatura (Yazarın faydalandığı eser: “Dünyayı Aldatanlar” Prof. Dr. Sefa Saygılı)
PİSLİĞİN TEKİYDİ
Modern psikiyatrinin babası sayılan Sigmund Freud, kelimenin tam anlamı ile pisliğin tekiydi.
Öz annesine karşı sapkın cinsi duygular besleyen ve yıllar sonra bile bunu gizlemeyen, insanlıktan çıkmış biri idi... Babasından 20 yaş küçük olan annesini zayıf, çekici, koruyucu, sevgi dolu bir kadın olarak tarif eden ve ona karşı tutkulu, seksüel bir bağlılığı olduğunu gizlemeyen tipik bir ensest Yahudi idi kendisi... Sorunlu ve iğrenç bir Yahudi ailenin daha küçük yaşta psikopata bağlamış sorunlu bir ferdi idi.
Psikiyatride kendine has iddialar uydurdu. İlgi alanı daha ziyade insanların rüyaları idi. Gerçekte bir şeyi başaramamış ve asla başaramayacak biri için harika bir tercihti rüyalar... Uzun ömründen geriye tuttuğu bir tek not bile bırakmamış olmasını ve aşırı dikkatle hepsini imha etmiş olmasını da göz önünde bulundurursanız, ne demek istediğimi çok daha iyi anlayabilirsiniz.
Gençlik bilebilseydi
İhtiyarlık ise yapabilseydi keşke...
" Kimse kimseyi sevmek ve saymak zorunda değil. Herkes birbirini sayarmış gibi yaparsa hiçbir mesele kalmaz. "
ОтветитьArka plandaki müzik nedir bilen var mı?
ОтветитьÜzülme ! ☹️ Kaybettigin herşey farklı bı surette bi gün sana döner 👍🇹🇷
ОтветитьSozler guzelde bir de bu aradaki muzik olmasa sessizlikte soylenen sozler daha iyi anlasilir
ОтветитьMuzik ismi lutfen
ОтветитьHikayenin sonunda hepimiz eşit olacağız ölüm karşında sadece. Fabrunia durmazlar
ОтветитьOzgurluyu severim
ОтветитьHiç özgürlük sevmem özgürlük iyi değildi disiplin iyidir cok
ОтветитьKediler hızlı koşar
Ответитьfreud da aci cekmeye ve babasinin olmamasina takmis
ОтветитьDünya ya yalnız likla gireriz ve yalnız bir şekilde terk ederiz
Ответитьİnsan sevildiginden emin olunca ne kadar da cesur oluyor .çok doğru
Ответить'' Insan sevildiğinden emin olunca ne kadar da cesur oluyor. ''
ОтветитьTefekkürde çok derin sözler.
Kendini sorgulamayı bilenlerin sözleridir.
Etrafını tabiatı görenin kelimeleridir.
2000-3000 sene önce peygamber olurdu.
mükemmel
ОтветитьGençler bilebilse, yaşlılar yapabilse. (Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait.) Lev Tolstoy’un Gençlik adlı kitabından alıntıdır. Freud bilmeden mi yoksa bilerek mi söylemiş, hatta söylemiş mi bilmiyorum ama Gençlik, Freud doğduktan bir yıl sonra yayımlanmış. Yorumu size bırakıyorum
ОтветитьBu düşünceler herkes için aynı değildir.Herkesin doğrusu,eğrisi,hakkı,haksızlığı farklı.
Ответить"İnsan sevildiğinden emin olunca nasıl da cüretkar oluyor"
Bana müstahak.
Gerçekten müthiş bir kanal
Ответитьen manâlı hareket kimsenin bu videoya hiçbir yorum yazmaması olacaktı
ОтветитьÖzgünlük sorumsuzluk olarak düşünmüştüm
Ответить2 numaranin iman denilen yargilanma kriterlerinden biri oldugunu öğrendigimde diger tarafin adalet anlayisina hayran kaldim
Ответитьherkez doğaya bir ölümmü borçludur ? orda sıçtın dayı !
ОтветитьSeslendiren kim acaba? Çok etkileyici bir tona sahip 🙌🏻
Ответить